Ana içeriğe atla

Uyumak- to sleep

İnsanların beyinleri verilen mesajlarla o kadar güzel yönetiliyor ki uyuması için hiçbir neden kalmıyor. Uyutulmak içinde en önemli araçlardan biri de televizyon. Ülkemizde hemen hemen her evin en güzel köşesinde bulunan televizyonlar kitleleri etkilemek için en önemli unsurlardan biri. Sabah uyandığımız vakitten gece uyuyacağımız vakitlere kadar açık olan televizyon uyumak için yatağa gitmemizi bile ortadan kaldırıyor. Neden mı? Çünkü ayakta uyutmasını biliyor. Özellikle gündüz kuşağında olan programlarda öyle olaylar dönüyorki insan bir süre sonra izlemezse yaşayamaz hale geliyor. Acaba bugün kim kime talip oldu onun talibi evet mi dedi yoksa hayır mı birlikte olan çiftler ayrıldı mı yoksa çaylarını mı tazelediler bunun gibi daha neler neler. Ya da evlilik yolunda ilk adımların atılması için kurulan evler. Hepsi insanları evlendirmek için birer aracı birer hayırsever olmak için can atıyor öyle değil mi? Bunları yaparak evlilik gibi kutsal bir kuruma nasıl büyük bir darbe vurduklarının bu programların yapımcıları sunucuları farkında ama bunları izleyen kitleler bu olayın maalesef ki farkına varmıyor. Eğer bu olayın farkında olsaydı bugüne kadar bu programlar devam eder miydi? Bu programların bitmesinin ardından haber kuşağı sonrasında ise her kanalda çıkan birbirinin kopyası diziler ise bu işin zirvesi. Diziler ile tarih öğrenmeye,siyaset yapmaya, aşkı yaşamaya o kadar bağlanmışız ki izlemeden yapamıyoruz. Oysa ki bir kitabın filme ya da diziye uyarlanmasında bile yanlışlıklar yapılırken dizilerden tarihin öyle olduğuna inananlara gerçekten üzülüyorum. Her aracın faydalı kullanılması lazım öncelikle bu aracı nasıl faydalı kullanmayı öğrenmek gerekiyor. Faydalı kullanmayı öğrendiğimiz ya da neyin bize faydalı olacağını öğrendiğimiz zaman bu gibi programların bize hiçbir yararının olmayacağını anlayacağız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hindistanın Yazılım Başarısı-India's Software Success

Hindistan: Çok tanrılı dinleri,kalabalık nüfusu, bizlere çok garip gelen yaşam tarzları ve daha birçok garipliklerle dolu bir ülke. Refah düzeyinin yüksek olmadığı,yoganın merkezi,ineklere tapılan bir yer.Tapınaklarıyla,Tac Mahal'iyle,mağaralarıyla turistik ögeleri içinde bulunduran ülke.Ayrıca dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi konumunda olduğunu da belirtelim. Hindistan'ı diğer ülkelerden ayıran ve şu aralar daha çok bu konu üzerine düşülen bir şey var. O da Hindistan'daki YAZILIM başarısı. Bu adamlar yazılım konusunda o kadar ileriye gittiler ki tüm dünya bunun araştırmasını yapıyor.Araştırmasını yapıyorum derken abartmıyorum gerçekten de bazı üniversitelerde bu konuyla alakalı çalışmalar yapılıyor.Çünkü adamlar bu işte çok büyük bir atılım gösterip zirveye yerleştiler diyebiliriz.Günümüz dünyasını belki de en önemli teknolojisi "Bilgi Teknolojisi" ve Hintliler bu işi gerçekten iyi yapıyorlar. 1970'li yıllarda ülkede ithal edilen donanımlarının yazıl

Çınarlı Cami-Agios Georgis Kilisesi Çınarlı Mosque-Agios Georgios Church

Bugün Ayvalık'taydım. Gerçekten çok güzel bir memleket onu söylemek gerek en başta.Sahiliyle,Cundasıyla,Şeytan Sofrasıyla gerçekten gezip görülmeye değer yerler. Özellikle Cunda adasının o tarih kokan yapısı insanı içine çekiyor.Şeytan Sofrasının ise manzarasının ne denli muazzam olduğunu giden gitmeyen neredeyse herkes biliyor. Eski bir Rum yerleşkesi olan Ayvalık hala o Rum kültürünü koruyor diyebiliriz.Sonuçta yüzyıllar boyunca Rumlar ile Türkler iç içe yaşamış ve kültür etkileşimi üst düzeyde olmuştur. Dar sokakları,taş evleriyle bu kültürü hissedebiliyorsunuz. En önemli kültür alışverişlerinden biri de dini yönde olmuş. İnsanlar birbirlerinden etkilenip din değiştirmiş mi orasını bilemem ama ibadethanelerinin değiştiğini bugün kendi gözlerimle görünce daha çok etkilendim. Agios Georgis kilisesi denildiği zaman Ayvalıktaki yerini bilmez şimdilerde ama Çınarlı Cami denildiği zaman hepsi gösterirler yerini. Yapımı 1790 yılında tamamlanan Agios Georgis kilisesi Rum Ortodokslar

Çanakkale Zaferi-Canakkale Victory!

Britanya İmparatorluğu,Birleşik Krallık,Avustralya,Yeni Zelanda,Britanya Hindistanı,Newfoundland(Kanada),Fransa ordularının birleşip Çanakkale cephesinde buluştuğu savaş. Osmanlı ordusunun büyük bir direniş gösterdiği nice kahramanlıklara sahne olan savaş.Yaklaşık 250.000 askerimizin şehitlik mertebesine ulaştığı Gelibolu'nun her santimetre karesinin şehit kanıyla dolduğu bir savaş. Ordumuzun günden güne besininin azaldığı,düşman ordusuna oranla çok düşük bütçeyle savaştığı,yeterli sayıda silah,top,mermi,teçhizatının olmamasına rağmen Çanakkale düşerse İslam sancağı düşer inancıyla olumsuzluklara göz yumması ve çok yüce bir inanma gücüyle var gücüyle mücadele ettiği cephe Çanakkale. Savaş meydanında düşman askerlerinin işlediği savaş suçlarından bir tanesini anlatmak istiyorum.Topuk kıran çiviler askerimizin düşman dışında uğraştığı başka bir belaydı.Fransız ve İngiliz uçakları tarafından askerlerimizin yürüdüğü yollara bırakılan gece vakti görünmeyen bu topuk kıran çivileri a