Dün sosyal medyada bir fotoğraf dolaştı. Diyarbakır'daki bir afişi gösteren bir fotoğraf. Ne yazıyordu o fotoğrafta "Verilecek her evet oyu Şeyh Said'e bir Fatihadır!"Bunu sade bir kafayla okuyunca hiçbir şey yok.Aslında o sade kafada bunu gördükten sonra bu Şey Said kimdir de benim oyum ona Fatiha olarak gidecek diyebilir.Olay zaten bundan sonra başlıyor. Bu adam hani atacağımız evet oyu Fatiha olarak ruhuna gidecek olan adam bir isyankardır.
Yaptığı isyanın iki sebebi var:
1. Yüzyıllardır hilafetle ve şeriatle yönetilen bir toplumun sisteminin değişmesi. Bu anlaşılabilir bir neden çünkü dediğim gibi yüzyıllardır aynı sistemde giden bir toplumun sistemini değiştirince elbette ki baş kaldırışlar olacaktır.Özellikle dindar kesimden gelen bu baş kaldırışlar anlaşılabilir. Şeyh Said'in Nakşibendi tarikatından olduğunu unutmamak gerek.Yani bu konuda din ile yönetilmekte olan bir devletin yerini laik bir devlet aldığı için huzursuzluk olabilir.
2.Güneydoğu bölgesinde bir köyde başlayan bu isyan aslında bütün Güneydoğuyu ilgilendiren bir meseleydi. Sonuçta küçük bir köyde başlamasına karşın o bölgede şiddetli çatışmalara girilmiş ve birçok il,ilçe isyan edenlerin eline geçmiştir.Bu isyanın altında hilafet ve şeriatın yanı sıra bir Kürdistan kurma projesi de yatıyor diyor tarihçiler.
Aslında bu iki nedenin yanında daha doğrusu en altında ne yatıyor olabilir. Her zaman dediğimiz gibi bu da mı İngilizlerin bir oyunudur? Öyle gözüküyor. Doğu'da halkı kışkırtarak Lozan'da tam olarak çözüme kavuşturulamamış Musul meselesini de kısa yoldan halletmeye çalışması var bu isyanın altında. Her şeyi oraya bağlama ne alakası var diyecek olursanız şöyle bir durum var: "Lozan konferansında Musul konusunun İngiltere ve Türkiye arasında ikili görüşmeler ile halledilmesi, bu gerçekleşmezse de Milletler Cemiyetikonunun götürülmesine karar verilmişti. 19 Mayıs 1924 de İstanbul'da yapılan görüşmelerde sonuç alınamamış ve İngiltere meseleyi 6 Ağustos 1924 de Milletler Cemiyetine götürmüştür. Şeyh Sait ayaklanması, İngiliz işgal güçlerinin Kuzey Irak’ta sıkıyönetim ilan ettiği, subay izinlerini kaldırdığı, birliklerini Musul’a taşıdıkları günlerde ortaya çıktı. O günlerde, Sömürgeler Bakanı Musul’a dek giderek denetlemelerde bulunuyor ve güçlü bir İngiliz donanması Basra’ya hareket ediyordu. İsyanın bastırılmasından bir ay sonra da 5 haziran 1926 da imzalanan Ankara Antlaşması ile Musul İngilizlerin manda yönetimimi altındaki Irak'a bırakılmıştır."
Ayrıca ülke o zaman yeni kurulmuş yokluk üst düzeyde. Bu isyancıların arkasında bir güç aramamak biraz mantıksız olur. Silahın teçhizatın zor bulunduğu(maddi sebeplerden dolayı) dönemde Güneydoğu bölgelerini ele geçirmek için lazım olan teçhizatın kimin tarafından karşılandığı da açıktır. Bu isyan İSmet İnönü'nün tekrardan başbakan olup sıkıyönetim ilan etmesi ve Takriri Sükun Kanunuyla bastırılmış İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve Şeyh Said idam edilmiştir. Tabi merkezi yönetim bu isyanla uğraşırken petrolün en önemli kaynaklarından biri olan günümüzde halen o topraklarda o petrolün kontrolünün sağlanması için savaş yapılırken kısacası petrol vilayeti Musul elimizden çıkmıştır. Geri kazanmak için de belki de merkezi yönetimin gücü kalmamıştır. Kim bilir böyle bir isyan olmasaydı şu an başka bir Türkiye'den bahsediyor olabilirdik.Aslında petrol konusu daha doğrusu o bölgenin sorunları çok başka bir konu oraya fazla girmeyelim.
Gelelim meseleye bir kesimden oy toplamak için o kesime hitap etmek için belgelerle isyankar olduğu kanıtlanmış birinin adı altında bunu yapmak ne kadar doğrudur.Zamanında o isyan neticesinde birçok vatan evladının şehit olması o pankartı asarken akıllara gelmedi mi?Gerçi AKP tarafı o pankartın asılmasında bilgilerinin olmadığını açıkladı.Peki bilginiz dışında gerçekleşen bu olayın failleri hakkında bir işlem başlatacaklar mı bekleyip göreceğiz. Ayrıca hem evet oyu istemek için hem de hayır oyu istemek için dini kullanmanın bir yararı olduğunu sanmıyorum ve bana çok iğrenç geliyor bu durum. Sonuçta verilen her evet oyu dini bir sistem getirmeyeceği gibi verebilecek her hayır oyu da dini sistemi güçlendirmeyecek. Dini istismar ederek ve isyancıları iyiymiş gibi göstererek evet veya hayır oyu istemeyi bırakın lütfen!
Yaptığı isyanın iki sebebi var:
1. Yüzyıllardır hilafetle ve şeriatle yönetilen bir toplumun sisteminin değişmesi. Bu anlaşılabilir bir neden çünkü dediğim gibi yüzyıllardır aynı sistemde giden bir toplumun sistemini değiştirince elbette ki baş kaldırışlar olacaktır.Özellikle dindar kesimden gelen bu baş kaldırışlar anlaşılabilir. Şeyh Said'in Nakşibendi tarikatından olduğunu unutmamak gerek.Yani bu konuda din ile yönetilmekte olan bir devletin yerini laik bir devlet aldığı için huzursuzluk olabilir.
2.Güneydoğu bölgesinde bir köyde başlayan bu isyan aslında bütün Güneydoğuyu ilgilendiren bir meseleydi. Sonuçta küçük bir köyde başlamasına karşın o bölgede şiddetli çatışmalara girilmiş ve birçok il,ilçe isyan edenlerin eline geçmiştir.Bu isyanın altında hilafet ve şeriatın yanı sıra bir Kürdistan kurma projesi de yatıyor diyor tarihçiler.
Aslında bu iki nedenin yanında daha doğrusu en altında ne yatıyor olabilir. Her zaman dediğimiz gibi bu da mı İngilizlerin bir oyunudur? Öyle gözüküyor. Doğu'da halkı kışkırtarak Lozan'da tam olarak çözüme kavuşturulamamış Musul meselesini de kısa yoldan halletmeye çalışması var bu isyanın altında. Her şeyi oraya bağlama ne alakası var diyecek olursanız şöyle bir durum var: "Lozan konferansında Musul konusunun İngiltere ve Türkiye arasında ikili görüşmeler ile halledilmesi, bu gerçekleşmezse de Milletler Cemiyetikonunun götürülmesine karar verilmişti. 19 Mayıs 1924 de İstanbul'da yapılan görüşmelerde sonuç alınamamış ve İngiltere meseleyi 6 Ağustos 1924 de Milletler Cemiyetine götürmüştür. Şeyh Sait ayaklanması, İngiliz işgal güçlerinin Kuzey Irak’ta sıkıyönetim ilan ettiği, subay izinlerini kaldırdığı, birliklerini Musul’a taşıdıkları günlerde ortaya çıktı. O günlerde, Sömürgeler Bakanı Musul’a dek giderek denetlemelerde bulunuyor ve güçlü bir İngiliz donanması Basra’ya hareket ediyordu. İsyanın bastırılmasından bir ay sonra da 5 haziran 1926 da imzalanan Ankara Antlaşması ile Musul İngilizlerin manda yönetimimi altındaki Irak'a bırakılmıştır."
Ayrıca ülke o zaman yeni kurulmuş yokluk üst düzeyde. Bu isyancıların arkasında bir güç aramamak biraz mantıksız olur. Silahın teçhizatın zor bulunduğu(maddi sebeplerden dolayı) dönemde Güneydoğu bölgelerini ele geçirmek için lazım olan teçhizatın kimin tarafından karşılandığı da açıktır. Bu isyan İSmet İnönü'nün tekrardan başbakan olup sıkıyönetim ilan etmesi ve Takriri Sükun Kanunuyla bastırılmış İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve Şeyh Said idam edilmiştir. Tabi merkezi yönetim bu isyanla uğraşırken petrolün en önemli kaynaklarından biri olan günümüzde halen o topraklarda o petrolün kontrolünün sağlanması için savaş yapılırken kısacası petrol vilayeti Musul elimizden çıkmıştır. Geri kazanmak için de belki de merkezi yönetimin gücü kalmamıştır. Kim bilir böyle bir isyan olmasaydı şu an başka bir Türkiye'den bahsediyor olabilirdik.Aslında petrol konusu daha doğrusu o bölgenin sorunları çok başka bir konu oraya fazla girmeyelim.
Gelelim meseleye bir kesimden oy toplamak için o kesime hitap etmek için belgelerle isyankar olduğu kanıtlanmış birinin adı altında bunu yapmak ne kadar doğrudur.Zamanında o isyan neticesinde birçok vatan evladının şehit olması o pankartı asarken akıllara gelmedi mi?Gerçi AKP tarafı o pankartın asılmasında bilgilerinin olmadığını açıkladı.Peki bilginiz dışında gerçekleşen bu olayın failleri hakkında bir işlem başlatacaklar mı bekleyip göreceğiz. Ayrıca hem evet oyu istemek için hem de hayır oyu istemek için dini kullanmanın bir yararı olduğunu sanmıyorum ve bana çok iğrenç geliyor bu durum. Sonuçta verilen her evet oyu dini bir sistem getirmeyeceği gibi verebilecek her hayır oyu da dini sistemi güçlendirmeyecek. Dini istismar ederek ve isyancıları iyiymiş gibi göstererek evet veya hayır oyu istemeyi bırakın lütfen!
Yorumlar
Yorum Gönder