Herkes yanılgıya düşebilir. Bir gün yüzüne güleni ertesi gün arkandan konuşurken yakalayabilirsin. İşbirliği yaptığın insanı ertesi gün işini bitirmek için kuyunu kazarken görebilirsin. Önemli olan dostunu işbirliği yapacağın insanı iyi seçmek. Dostunu iyi seçtin diyelim oldu ya günün birinde çıkarlarınız farklı oldu ve anlaşmazlık yaşandı yollar ayrıldı. Zararın neresinden dönersek kârdır mantığıyla hareket ederek eski dostunu düşman gibi karşına alırsın. O senin arkandan konuşur sen onun arkandan konuşursun bu mesele böyle gider. Sonuç olarak ise eğer sana yanlışını gördüğün birini ya da dediğim gibi çıkar ilişkisinde anlaşmazlığa düştüğün birinin yanında olmayı istemezsin.
Dün bir kongre vardı Lütfi Kırdar kongre merkezinde. Galatasaray yinetikinin mali açıdan ibra edilip edilmemesi hakkında bir kongreydi. Yönetimin yanlış politikaları Galatasaray takımını başarısızlığa sürdüğü çok açık bir şekilde görülüyor şu son 2 senede. Ederi verilen bonservis parasıyla eşdeğer olmayan bir sürü transferin yapıldığı, Galatasaray'ın büyüklüğüne yakışmayan işlerin olduğunu söylemeye gerek yok aslında her şey ortada.
Konumuz daha doğrusu asıl konumuz bu değil. Zaten bu konu hakkında yani Galatasaray'ın nasıl yönetildiği neler yapıldığı şu zamanlarda beni çok ilgilendiren bir konu değil. Galatasaray'ın şuanki yönetimi de yaşanan her olumsuzluğa rağmen ibra edildi ve görevine devam etme hakkını elde etti.
Dün kongrede asıl ilginç olan ise Hakan Şükür ve Arif Erdem olayı idi. Bu iki eski futbolcu Galatasaray'ın en başarılı olduğu sezonlarda takımın en önemli parçaları olmuştu. Üst üste gelen 4 şampiyonlukta UEFA kupasında payları yüksektir inkar edilemez. Fakat bu iki adamın bir diğer payının büyük olduğu başka bir yer ise FETÖ. Zamanında henüz terör örgütü değil cemaat iken Gülen'in sohbetlerine katılmış takım içinde arkadaşlarını bu sohbetlere teşvik etmiş sporda cemaatin yayılmasına faydası dokunmuş iki insan. Hatta bir zamanlar futbolu bıraktıktan sonra biri milletvekilli olmuş diğeri ise devlet kanallarında (TRT) aranan bir spor yorumcusu haline gelmişti. Ne zamanki bu cemaatin aslında dini ön plana koyarak arkadan gizli işler çevirdiği ortaya çıkmış o zaman terör örgütü olduğu anlaşılmıştı. Ama bu iki eski Galatasaraylı futbolcu devlet yönetiminin bas bas bağırdığı bunlar terör örgütü dediği sözden cemaatten ayrılmamış Gülen'in adamları olmaya devam etti.
Dün kongrede terör örgütü elemanı olan eski futbolcu kulüpten ihraç edilmedi. Hatta bir gazeteci konuşmasında devletin başındaki adamlar bile yanıldı bizim içimizden çıkan futbolcular da yanılabilir ne var bunda tarzı bir açıklama yaptı. Sayın gazeteci herkes yanılabilir bunu ilk paragrafta da yazdım ama bu cemaat görünümlü terör örgütü 15 temmuz gecesi yüzlerce insanın ölmesine binlerce insanın yaralanmasına neden olmuştur. Bu terör örgütü hakkı olmayan insanları bazı mevkilere getirmiş asıl hakkı olan insanları ise ümitsizliğe sürüklemiştir. Bunu artık bütün ülke bilirken bu adamlar hala yanılmış olabilir mi? Terör örgütünün mensubu olduğu çok açık olan bu iki adamı devleti örnek göstererek aklamak hangi akıl mantığa sığıyor? Bu iki adam madem masumsa daha doğrusu senin tabirinle yanıldıysa neden ülkemizden apar topar kaçıp gittiler? Bu sorulara sen cevap verebiliyor musun? Vicdanın bunları düşünürken rahat ediyor mu?
Toparlayacak olursak ilk paragrafta dediğim gibi yanılabilir insan önemli olan yanıldığını fark edip yanlış yapanın peşinden gitmemek. Hala peşinden gidiyorsa bunun yanılgı olmadığı çok açık. İsterdim ki taraftarı olduğum kulüpte böyle bir olay olmasın. Madem bu oldu zararın neresinden dönersek kârdır mantığıyla hareket etmek gerek bu saatten sonra yoksa bu büyük kulüp bir zan altında bırakıldı ve o zannın altında 15 temmuz şehitlerinin vebali var unutmamak gerek.
Dün bir kongre vardı Lütfi Kırdar kongre merkezinde. Galatasaray yinetikinin mali açıdan ibra edilip edilmemesi hakkında bir kongreydi. Yönetimin yanlış politikaları Galatasaray takımını başarısızlığa sürdüğü çok açık bir şekilde görülüyor şu son 2 senede. Ederi verilen bonservis parasıyla eşdeğer olmayan bir sürü transferin yapıldığı, Galatasaray'ın büyüklüğüne yakışmayan işlerin olduğunu söylemeye gerek yok aslında her şey ortada.
Konumuz daha doğrusu asıl konumuz bu değil. Zaten bu konu hakkında yani Galatasaray'ın nasıl yönetildiği neler yapıldığı şu zamanlarda beni çok ilgilendiren bir konu değil. Galatasaray'ın şuanki yönetimi de yaşanan her olumsuzluğa rağmen ibra edildi ve görevine devam etme hakkını elde etti.
Dün kongrede asıl ilginç olan ise Hakan Şükür ve Arif Erdem olayı idi. Bu iki eski futbolcu Galatasaray'ın en başarılı olduğu sezonlarda takımın en önemli parçaları olmuştu. Üst üste gelen 4 şampiyonlukta UEFA kupasında payları yüksektir inkar edilemez. Fakat bu iki adamın bir diğer payının büyük olduğu başka bir yer ise FETÖ. Zamanında henüz terör örgütü değil cemaat iken Gülen'in sohbetlerine katılmış takım içinde arkadaşlarını bu sohbetlere teşvik etmiş sporda cemaatin yayılmasına faydası dokunmuş iki insan. Hatta bir zamanlar futbolu bıraktıktan sonra biri milletvekilli olmuş diğeri ise devlet kanallarında (TRT) aranan bir spor yorumcusu haline gelmişti. Ne zamanki bu cemaatin aslında dini ön plana koyarak arkadan gizli işler çevirdiği ortaya çıkmış o zaman terör örgütü olduğu anlaşılmıştı. Ama bu iki eski Galatasaraylı futbolcu devlet yönetiminin bas bas bağırdığı bunlar terör örgütü dediği sözden cemaatten ayrılmamış Gülen'in adamları olmaya devam etti.
Dün kongrede terör örgütü elemanı olan eski futbolcu kulüpten ihraç edilmedi. Hatta bir gazeteci konuşmasında devletin başındaki adamlar bile yanıldı bizim içimizden çıkan futbolcular da yanılabilir ne var bunda tarzı bir açıklama yaptı. Sayın gazeteci herkes yanılabilir bunu ilk paragrafta da yazdım ama bu cemaat görünümlü terör örgütü 15 temmuz gecesi yüzlerce insanın ölmesine binlerce insanın yaralanmasına neden olmuştur. Bu terör örgütü hakkı olmayan insanları bazı mevkilere getirmiş asıl hakkı olan insanları ise ümitsizliğe sürüklemiştir. Bunu artık bütün ülke bilirken bu adamlar hala yanılmış olabilir mi? Terör örgütünün mensubu olduğu çok açık olan bu iki adamı devleti örnek göstererek aklamak hangi akıl mantığa sığıyor? Bu iki adam madem masumsa daha doğrusu senin tabirinle yanıldıysa neden ülkemizden apar topar kaçıp gittiler? Bu sorulara sen cevap verebiliyor musun? Vicdanın bunları düşünürken rahat ediyor mu?
Toparlayacak olursak ilk paragrafta dediğim gibi yanılabilir insan önemli olan yanıldığını fark edip yanlış yapanın peşinden gitmemek. Hala peşinden gidiyorsa bunun yanılgı olmadığı çok açık. İsterdim ki taraftarı olduğum kulüpte böyle bir olay olmasın. Madem bu oldu zararın neresinden dönersek kârdır mantığıyla hareket etmek gerek bu saatten sonra yoksa bu büyük kulüp bir zan altında bırakıldı ve o zannın altında 15 temmuz şehitlerinin vebali var unutmamak gerek.
Yorumlar
Yorum Gönder