Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YGS İntiharı

Yanılmıyorsam iki veya üç gün önce üniversiteye giriş aşamasının ilk sınavı olan YGS açıklandı. Kimisi aldığı puandan memnun oldu kimisi barajı geçemedi kimisi de umutlarını bir sonraki seneye bıraktı. Barajı geçenler LYS'ye çalışmaya başladı bir üniversite kazanıp hayatlarını kurtarabilmek ümidiyle. Geçemeyenler ise ya bıraktılar artık okuma işini hayata atılma düşüncesine kapıldılar ya da bir sonraki seneye kendilerine hazırlamaya koyuldular. Puanını beğenmeyen kesim de daha iyi hazırlanıp tekrar deneyecek şansını. Bu adaylar sınava giren adaylar bir de giremeyenler var malum. Saat farkı sebebiyle sınavı kaçıranlar.Herkesin hala gözünün önüne gelir 1 dakikalık fark ile sınav yerine geç kalıp içeri alınmayan öğrencinin ağladığı görüntüler. Gerçi o bir senesini kaybetti ama Haluk Levent bu kaybolan senesinin telafisi için bir senelik dershane masraflarını karşılayacağını duyurdu. Bir nebze de olsa bu sınavı kaçıran aday için iyi bir haber olabilir. Televizyonda çok görmüştük YG

Hindistanın Yazılım Başarısı-India's Software Success

Hindistan: Çok tanrılı dinleri,kalabalık nüfusu, bizlere çok garip gelen yaşam tarzları ve daha birçok garipliklerle dolu bir ülke. Refah düzeyinin yüksek olmadığı,yoganın merkezi,ineklere tapılan bir yer.Tapınaklarıyla,Tac Mahal'iyle,mağaralarıyla turistik ögeleri içinde bulunduran ülke.Ayrıca dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi konumunda olduğunu da belirtelim. Hindistan'ı diğer ülkelerden ayıran ve şu aralar daha çok bu konu üzerine düşülen bir şey var. O da Hindistan'daki YAZILIM başarısı. Bu adamlar yazılım konusunda o kadar ileriye gittiler ki tüm dünya bunun araştırmasını yapıyor.Araştırmasını yapıyorum derken abartmıyorum gerçekten de bazı üniversitelerde bu konuyla alakalı çalışmalar yapılıyor.Çünkü adamlar bu işte çok büyük bir atılım gösterip zirveye yerleştiler diyebiliriz.Günümüz dünyasını belki de en önemli teknolojisi "Bilgi Teknolojisi" ve Hintliler bu işi gerçekten iyi yapıyorlar. 1970'li yıllarda ülkede ithal edilen donanımlarının yazıl

Türkiye-Irak İlişkileri Turkey-IRAQ Relations

Bu mesele tam 79 sene öncesine dayanıyor.Sene 1937 idi. Türkiye ile Irak'ın bir konfederasyon çatısı altında birleşme  hedeflerini çok az kişi bilir. Aslına bakarsanız ben de bu mesele hakkında birkaç ay öncesine kadar bilgi sahibi değildim.Daha önce söylediğim gibi bu mesele 1930'lu yıllara dayanıyor. O senelerde bağımsız gibi gözükse de halan İngiliz himayesinde bulunan bir krallık idi Irak. Tahtta ise I.Dünya Savaşı esnasında Osmanlı Devleti'ne karşı Arap aşiretlerini ayaklandıran, Arap İsyanı'nı başlatan Şerif Hüseyin'in torunlarından Gazi vardı. 1932 yılında İngiliz himayesinin sona ermesine rağmen bir İngiliz şirketi olan British Petroleum Şirketi'nin çıkarmaya başladığı petrolün üretimi her sene artıyor ve İngilizler Irak'ta daha fazla söz sahibi oluyorlardı. O dönemin Genelkurmay Başkanı Bekir Sıdkı Paşa bu fikri en çok destekleyen ve çaba gösteren kişi konumundaydı. Hatta Çanakkale Savaşı sırasında İngilizlere karşı bir Türk birliğine kumandanl

Türk Dizileri-Turkish Series

Türk dizilerinin konuları malum ortada. Genelde aşk konulu olan diziler halkımız tarafından ilginç bir şekilde reytinglerde üst sıralarda oluyor. Aynı konuyu farklı kişiler tarafından canlandırıldığı birçok dizi projesi ortada. Büyük kanalların akşam kuşağında hepsi teker teker yayınlanıyor. Bir diğer konu ise mafya. Özellikle mafya,çete liderlerinin el üstünde tutulduğu bir ülkede böyle dizilerin izlenilmemesini beklemekte biraz tuhaf kaçar. Çete liderlerinin örnek alındığından kahraman olarak kabul edildiği bir toplumda konusu bu olan dizilerin izlenmesi de çok doğal. Mesela  Narcos-Pablo Escobar'ın  hayatının o kadar güzel masum anlatılması bu adam için bile artı yönler kazandırmıştır. Son dönemde ise bu iki konunun biraz dışına çıkarak başka projelere doğru geçildiğini görüyoruz. Nedir bu konular: Kahraman askerlerimizi,polisimizi işleyen konular. Bunlardan ilki dün galasını ilk bölümünü yayınlayan İSİMSİZLER oldu.Hikaye; vatan aşkıyla yanıp tutuşan ve vatanı,bayrağı için he

İngiltere Terör Saldırısı- Londan Terror Attack

Geçtiğimiz çarşamba günü İngiltere Londra'da bir terör saldırısı oldu. Parlamento binasının önünde gerçekleşen bu terör saldırısını IŞİD üstlendi. Daha önce Fransa'da böyle terör eylemlerinde bulunan bu terörist örgüt bu sefer İngiltereyi hedef seçmişti. Avrupa'da zaten güçlü bir şekilde yayılmakta olan İslam karşıtlığının üzerine yağ bal süren olay oldu kısacası. Bu olaydan yanılmıyorsam 1-2 gün önce de ABD direkt uçuşlarda bazı ülkelere kısıtlamalar getirmişti.Neydi bu kısıtlama: ABD'ye yapılacak direkt uçuşlarda cep telefonundan büyük cihazların (DVD oynatıcı-tablet-dizüstü bilgisayar gibi) kabine değil bagajlara konulması kısıtlamasıydı. Neden olarak ise ABD dış işleri bakanı şöyle bir açıklama yapmıştı:  "Bu karar, belirtilen hava alanlarından güçlü terör tehditlerinin ticari uçaklara sızacağı tehlikesi sonucu alınmıştır." ABD'nin bu kısıtlamasının hemen ardından da Birleşik Krallık böyle bir uygulamaya başladı. Onlar da bu kısıtlamaların hayata geç

Galatasaray-Fetö - a football team

Herkes yanılgıya düşebilir. Bir gün yüzüne güleni ertesi gün arkandan konuşurken yakalayabilirsin. İşbirliği yaptığın insanı ertesi gün işini bitirmek için kuyunu kazarken görebilirsin. Önemli olan dostunu işbirliği yapacağın insanı iyi seçmek. Dostunu iyi seçtin diyelim oldu ya günün birinde çıkarlarınız farklı oldu ve anlaşmazlık yaşandı yollar ayrıldı. Zararın neresinden dönersek kârdır mantığıyla hareket ederek eski dostunu düşman gibi karşına alırsın. O senin arkandan konuşur sen onun arkandan konuşursun bu mesele böyle gider. Sonuç olarak ise eğer sana yanlışını gördüğün birini ya da dediğim gibi çıkar ilişkisinde anlaşmazlığa düştüğün birinin yanında olmayı istemezsin. Dün bir kongre vardı Lütfi Kırdar kongre merkezinde. Galatasaray yinetikinin mali açıdan ibra edilip edilmemesi hakkında bir kongreydi. Yönetimin yanlış politikaları Galatasaray takımını başarısızlığa sürdüğü çok açık bir şekilde görülüyor şu son 2 senede. Ederi verilen bonservis parasıyla eşdeğer olmayan bir sü

Muhsin Yazıcıoğlu

Tam 8 yıl önce bugün. 25 Mart 2009. Kahramanmaraş'ta bir helikopter kazası. İçinde dönemin Büyük Birlik Partisi başkanı Muhsin Yazıcıoğlu. O yıl Kahramanmaraş'ta miting yaptıktan sonra bir diğer miting yeri olan Yozgat'a gitmek için binilmişti o helikoptere. Muhsin Yazıcıoğlu'nun maalesef son adresi oldu o helikopter. Kahramanmaraş Keş dağında helikopter düştü ve hayatını kaybetti. Olay yerine zamanında gelemedi sağlık ekipleri,arama kurtarma ekipleri gelemedi gelmedi. 48 saat süren arama kurtarma çalışmaları olay yerinde değil olay yerinin tam 115 km uzağında yapılmıştı. Helikopterden,düştüğü bölgeden sinyal alınamıyordu her yer kar kaplıydı bu yüzden zor geçmişti arama kurtarma çalışmaları. 28 Mart günü BBP Genel Sekreteri bir açıklama yaptı: Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler vefat etmiştir. Cenazesine yaklaşık 700.000 insan katılmıştı.Büyük,sevilen bir adamdı. Bugün bile konuşmalarına rastladığımız zaman nasıl karakterli,iyi niyetli,ülkesini seven bir lider old

Sevimli İsyankar - Cute Insubordinate

Dün sosyal medyada bir fotoğraf dolaştı. Diyarbakır'daki bir afişi gösteren bir fotoğraf. Ne yazıyordu o fotoğrafta "Verilecek her evet oyu Şeyh Said'e bir Fatihadır!"Bunu sade bir kafayla okuyunca hiçbir şey yok.Aslında o sade kafada bunu gördükten sonra bu Şey Said kimdir de benim oyum ona Fatiha olarak gidecek diyebilir.Olay zaten bundan sonra başlıyor. Bu adam hani atacağımız evet oyu Fatiha olarak ruhuna gidecek olan adam bir isyankardır. Yaptığı isyanın iki sebebi var: 1. Yüzyıllardır hilafetle ve şeriatle yönetilen bir toplumun sisteminin değişmesi. Bu anlaşılabilir bir neden çünkü dediğim gibi yüzyıllardır aynı sistemde giden bir toplumun sistemini değiştirince elbette ki baş kaldırışlar olacaktır.Özellikle dindar kesimden gelen bu baş kaldırışlar anlaşılabilir. Şeyh Said'in Nakşibendi tarikatından olduğunu unutmamak gerek.Yani bu konuda din ile yönetilmekte olan bir devletin yerini laik bir devlet aldığı için huzursuzluk olabilir. 2.Güneydoğu bölgesin

Türkiye-Hollanda Ekonomik İlişkiler- Turkey-Netherlands Economic Relations

Geçtiğimiz haftalarda Hollanda'nın bakanlarımıza,konsolosluk üyelerimize karşı yanlış tutumları sebebiyle bir diplomatik kriz yaşanmıştı. Bu kriz hala devam etmekte tam anlamıyla çözüm gerçekleşmemiştir. Bazı insanların "ya kardeşim bizim askeri gücümüz ortada girelim şu Hollanda'ya haddini bilsin" gibi tuhaf açıklamaları şaşırtsa da bu gibi çok düşünce sosyal medyalarda karşımıza çıktı. 2017 senesinde olduğumuzu unutmamak gerek tabi. Çünkü artık öyle top,tüfek,süngü ile savaş yapılmıyor. Yapılıyor tabi ama artık bir ülkeye darbe vurmak için önemli bir savaş değil artık bu. Ülkeler arasında artık en önemli savaş EKONOMİ.Yani artık top,tüfek,süngü silah olarak kullanılmıyor,ekonomi en önemli silah olarak görüyor. Bir sonraki paragrafta tamamen resmi kurumların verilerine dayanarak bazı bilgiler paylaşacağım. Türkiye-Hollanda ticari ilişkileri iki ülke arasındaki 1996 yılında imzalanan anlaşmalar ile gümrük vergisi ortadan kalkmıştır ve ticari ilişkiler daha çok kuvv

Olması Gereken- it is be necessary

Öncellikle  Buraya  tıklayarak bu konu hakkında ki fikirlerimi okuyabilirsiniz. Ben bu verdiğim linkteki yazımı paylaştığımda başbakan yardımcısının açıklamalarından haberim yoktu. Daha sonraları bu açıklamayı okuduğumda yazının vaktinin cuk diye oturduğunu fark ettim. Gel gelelim meseleye.. Mesele şu arkadaşlar yakındığım konulardan birisi evlilik programı adı altında gündüz kuşağı saçmalıkları. Senaryo olduğu çok belli olan ve o programa çıkanların evlilik haricinde her şey için oraya çıktıkları çok belli. Ama dediğim gibi bizim millete gırgır şamata olsun yeter. Televizyon başında bu tip programlara kitlenip kalmaya bayılıyoruz. Bütün dikkatimizi buraya verdikten sonra ülkede dünyada nolmuş ne bitmiş hiç umurumuzda olmuyor. Sen bütün dikkatini buraya kullanmışsın zaten başka meselelere verecek dikkat kalmadı ki. Biraz düşünme becerisi olan insan "ulan bu kadar da olmaz bunlarda iyice abarttı bu konuların evlilikle ne alakası var"demesi lazım demeli de en azından diyelim b

Enigma-2. World War !

Enigma, 2. dünya savaşında Alman ordusunun kullandığı bir makine. Böyle basit bir cümleye indirgenebilir ama aslında bu makine 2. dünya savaşının kaderini belirleyen bir makine. Sıradan değil yani. Hatta bazı uzmanlara göre bu makinenin çözülmesiyle 2.dünya savaşı 2 yıl daha erken sona ermiştir. Savaşın 2 yıl erken bitmesi demek binlerce belkide yüz binlerce canlının ayakta kalması demek. Alman ordusu tarafından kullanılan Enigma bir tür şifre kırıcıydı. Alman ordusunun gönderdiği şifreli mesajların şifrelerini çözümleyerek Alman ordusuna çok katkısı olmuştur. Alman ordusuna katkısı olduğu gibi karşı cephedeki devletlere de büyük zararlar vermiştir.Bunun sonucunda da karşı cephe bu makineyi çözmeye odaklanmıştır. Uzun uğraşlar sonucunda makinenin şifreleri kırılmış Alman ordusunun savaşı kaybetmesine yelken açılmıştır. Gönderilen şifreli mesajlar ile özellikle İngiliz istihbaratı başka taraflara yönlendirilirken hiç beklenmedik cephesinden saldırıya uğruyordu. Çözümlenmesi elbette kol

Enigma-Imitation Game-Yapay Oyun

2.Dünya savaşı sırasında Alman ordusunun kullandığı    Alman   Lorenz SZ40/42  şifre sisteminin çözülmesini konu alan filmdir. Oldukça sürükleyici ve etkileyicidir. Zaten gerçek hayattan uyarlama filmler insan üzerinde bir etki bırakmıştır. Bu filmler iyi yönetmen,iyi oyuncu,iyi çekim bileşenleri de bir araya gelince tadından yenmez bir vaziyet alıyor. Alan Turing'in bir nevi hayatını da anlatan bir film diye de ekleyebiliriz aslında. Nasıl muhteşem bir zekaya sahip olduğunu anlatan ve denemekten yorulmayan bir kişiliğini bizlere çok iyi anlatmışlar. Alan Turnig'i canlandıran abimiz Benedickt Cumberbatch'in oyunculuğunu anlatmaya kalkarsak eminim ki bir sayfa yazı yetmez. Dediğim gibi böyle fimlerin bizde etki bırakmasını sağlayan en temel faktör oyuncuların bize o hissiyatı yaşatmasıdır. Başta Benedickt olmak üzere filmde oynayan her aktör ve aktris bize bu hissiyatı filmin başından sonuna kadar yaşatıyor.Filme geri dönecek olursak 2 saat sıkılmadan izleyebileceğiniz ve i

Çanakkale Zaferi-Canakkale Victory!

Britanya İmparatorluğu,Birleşik Krallık,Avustralya,Yeni Zelanda,Britanya Hindistanı,Newfoundland(Kanada),Fransa ordularının birleşip Çanakkale cephesinde buluştuğu savaş. Osmanlı ordusunun büyük bir direniş gösterdiği nice kahramanlıklara sahne olan savaş.Yaklaşık 250.000 askerimizin şehitlik mertebesine ulaştığı Gelibolu'nun her santimetre karesinin şehit kanıyla dolduğu bir savaş. Ordumuzun günden güne besininin azaldığı,düşman ordusuna oranla çok düşük bütçeyle savaştığı,yeterli sayıda silah,top,mermi,teçhizatının olmamasına rağmen Çanakkale düşerse İslam sancağı düşer inancıyla olumsuzluklara göz yumması ve çok yüce bir inanma gücüyle var gücüyle mücadele ettiği cephe Çanakkale. Savaş meydanında düşman askerlerinin işlediği savaş suçlarından bir tanesini anlatmak istiyorum.Topuk kıran çiviler askerimizin düşman dışında uğraştığı başka bir belaydı.Fransız ve İngiliz uçakları tarafından askerlerimizin yürüdüğü yollara bırakılan gece vakti görünmeyen bu topuk kıran çivileri a

Adramytteion-Egean Sea-Ören

Burhaniye yazımın ikinci bölümüyle devam edeceğim. İlk yazımda bazı özelliklerinden bahsetmiştim yine bunlar hakkında ufak bilgilerle başlayalım. Ören Burhaniye'nin denize girilen semtlerinden birisi. En büyük özelliğide mavi bayraklı plajının olması. Son derece temiz bir denizi olduğunu belirtmek istiyorum. Temizliğinin yanında da dalgasız ve sakindir. Ege kıyılarında olduğu gibi buranın suyu da soğuktur hatırlatmakta fayda var. Gündüzleri kumsalında güneşlenirken güneş battıktan sonra aynı kumsalda arkadaş çevrenizle, eşinizle,dostunuzla hoş vakitler geçirebilirsiniz. Bunun dışında eğer hobi olarak balık tutmayı seviyorsanız burada hobinizi gerçekleştirebilirsiniz. Gün sonunda bir kova dolusu balıkla dönmek sizin kısmetinize bağlı tabii. Denizden biraz çıkıp yürüyüş yapmak bir şeyler yiyip içmek istiyorsanız ise ören yürüyüş yolu üzerindeki kafeleri tercih edebilirsiniz. Sakin bir ortam ve kafa dinlemek istiyorsanız rose cafe, çapari cafe ve manolya cafe ideal seçim olacaktır. A

Oku - Read

Latif Erdoğan- Şeytanın Gülen Yüzü: Bugün yine bir kitabı önereceğim. Ülkemizin yakın dönem siyasi hayatını derinden etkileyen Fetö yapılanması anlatan bir kitap. Kitabın yazarı ise 45 yıl boyunca Fethullah Gülen'in yanında olan adete bir sağ kolu durumunda. Fethullah Gülen'in nasıl bir eğitimden geçtiği nasıl yükseldiği zamanında devlet ve asker tarafından nasıl korunduğu Amerika'ya gidişi oradan sözde cemaatini yönetmesi birtakım özel hayatı ve daha nice bilgilerin aktarıldığı kitap. Eğer bu Fetö yapılanmasının nasıl oluştuğu konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız okuyun derim. Çünkü gerçekten çok ilginç bilgiler içeriyor. Kitabın benim açımdan dikkat çeken iki yönü var. Birincisi: Fethullah Gülen'in Mesih'lik iddiası. Kendisine böyle yakıştırmalar olmuş cemaat üyeleri tarafından ve Fethullah Gülen'in ağzından yorumları yazar okuyucuya aktarmış. İkincisi: 1980 darbesi ve 28 Şubat sürecinde nasıl asker tarafından korunduğu. Birtakım asker tarafından yapıla

Uyumak- to sleep

İnsanların beyinleri verilen mesajlarla o kadar güzel yönetiliyor ki uyuması için hiçbir neden kalmıyor. Uyutulmak içinde en önemli araçlardan biri de televizyon. Ülkemizde hemen hemen her evin en güzel köşesinde bulunan televizyonlar kitleleri etkilemek için en önemli unsurlardan biri. Sabah uyandığımız vakitten gece uyuyacağımız vakitlere kadar açık olan televizyon uyumak için yatağa gitmemizi bile ortadan kaldırıyor. Neden mı? Çünkü ayakta uyutmasını biliyor. Özellikle gündüz kuşağında olan programlarda öyle olaylar dönüyorki insan bir süre sonra izlemezse yaşayamaz hale geliyor. Acaba bugün kim kime talip oldu onun talibi evet mi dedi yoksa hayır mı birlikte olan çiftler ayrıldı mı yoksa çaylarını mı tazelediler bunun gibi daha neler neler. Ya da evlilik yolunda ilk adımların atılması için kurulan evler. Hepsi insanları evlendirmek için birer aracı birer hayırsever olmak için can atıyor öyle değil mi? Bunları yaparak evlilik gibi kutsal bir kuruma nasıl büyük bir darbe vurdukların

Cemaat Yapılanması

Haliç'te Yaşayan Simonlar-Hanefi Avcı: Kitabın ilk bölümünde yazarın polislik hayatıyla bilgiler sunulmuş okuyuculara. Bu bölüm içinde  hayrete düşüren bilgiler, yaşanmışlıklar var. Gerçekten insan durup düşünüyor. Özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinde yaşanan terör olayları için alınan veya alınmayan tedbirler ayrıntılarıyla anlatılıyor. Tabii ilk kısım sadece terör ile sınırlı değil. Polislik hayatı boyunca görev yaptığı her ilde dikkat çekici her olayı bazen en ince ayrıntısıyla bazen de üstü kapalı bir şekilde anlatıyor Hanefi Avcı. İkinci bölüm ise o zamanlar cemaat diye adlandırılan şimdilerde ise terör örgütü olarak lanse edilen Fetö'den bahsediliyor. Örgütün öncelikle adalet ve emniyet teşkilatındaki sızıntılarını çok iyi anlatıyor. İyi anlatmasının nedeni de olayların içinde olması tabii ki. Özellikle yapılanmanın nasıl başladığını, güçlendiğini devletin teşkilatlarına nasıl sızıldığını, ne gibi haksızlıklar yapıldığını insanlar nasıl mağdur edildiğini okumak isteyen

Lazım Olan Biraz İtiraz!

Geçtiğimiz günlerde ÖSYM yine herkesi şaşkına uğratan bir açıklama ile KPSS başvuru ücretini 420 lira olarak açıklamıştı. A bölümü olarak adlandırılan bu bölümün sınavlarına girmek isteyen adaylar tam 420 lira ödeyecekti. Bu 420 lira kimilerinin şu aralar çok popüler olan et restaurantında bir porsiyon et yemeğine tekabül etse de kimileri için de ay sonuna kadar idare edeceği para olarak göze çarpıyor. 420 lira ile; 420 adet simit,336 adet somun ekmek, 140 adet 5 litrelik damacana su ve 8.4 kg lüks kuruyemiş alınabilir. Tabi çekirdekten,leblebiden terfi edip alabiliyorsak. Sınava girip, istenilen puanı alıp ve atama gerçekleşirse belki sizinde 420 liranız cebinizde olabilir. He sizin cebinizde bu sınava girmek için 420 liranız var mı kimsenin umrunda değil diyecektik ki ÖSYM yüreğimize su serpen açıklamasını bugün yaptı. Sınav ücreti 420 liradan 180 liraya düşürüldü. Hala belki fazla gelebilir ama bu kadar indirimi açıkçası kimse beklemiyordu diyebiliriz. İşin zor kısmını ben sınava

Burhaniye- Adramytteion Aegean

Filmlerde,dizilerde başrol oyuncumuzun canı sıkılır ve kendisini sahilde bir bankta bulur ya hani o güzel bankların olduğu bir yer Burhaniye. Üniversite öğrencisi olarak tanıdığım bu ilçe hayatımın en güzel zamanlarını burada geçmesiyle daha çok anlam kazandı bünyemde. Ören ve iskele de bir banka geçip uzun uzun denizi seyredebilirsiniz ya da bu iki semtteki kafelerden birine oturup çayınızı,kahvenizi yudumlayıp huzur içinde oturabilirsiniz. Ayvalık ve Edremit kadar çok gelişemese de buraya gelen herkesin kalbinde bir yer edinmiştir. Mesela burada herhangi bir fast food zincirinin herhangi bir markasını bulamazsınız, kıyafet ihtiyacınızı bilindik mağazalar ile değil ilçenin kendi butikleriye gidermek zorundasınız. Böyle dezavantajları olduğunu da söylemek gerekiyor. Bir de Ayvalık ve Edremit'e göre burada hayat biraz daha pahalı. Özellikle öğrenci sıfatının yoğun olduğu bu ilçe kışın öğrenci sıfatlı insanlar sayesinde ayakta kalıyor diyebiliriz. Yaz aylarında ören yürüyüş yolunda

Sınav Mı? Bela Mı? is it test? is it trouble?

Geçtiğimiz hafta sonu kişisel olarak 2 milyon kişiyi ilgilendiren ama aileler,eş,dost,arkadaş ile birlikte neredeyse ülkenin tamamını kapsayan bir YGS sınavı daha atlatıldı. Kimileri için çok iyi geçti kimileri için matematik yine çok zorladı kimileri için de paragraflar çok uzundu uyku getirdi. Böyle böyle yakınmalar sonucu sınav yerini 15 dakika önce gelen üniversite adayları emeklerinin karşılığını alacakları (en azından öyle umuyorum) bir sınavı atlattılar. Ama kimileri de vardı ki sınava giremediler hem de sadece 1-2 dakikalık zaman kayıpları ile. Bu sene çıkan bir uygulamayla adayların sınava gireceği yere 15 dakika önceden gelip yerlerini alması istenmişti lakin bu uygulamanın varlığından çoğu insanın haberi yoktu. Pazar akşamı haberlerde de sınavı dakikalar farkıyla kaçıran arkadaşların yakınmalarını ve boşa giden 1 senelerini izledik. Bizim gibi vicdanlı insanlar için bu durumlar içimizi sızlatsa da ÖSYM yapabilecek bir şeyi olmadığını açıkladı. Haklılardı çünkü karar merci

Demokratik Avrupa- Democratic Europe

Demokrasinin beşiği diye adlandırılan bir coğrafya Avrupa. O kadar demokratik insanlardır ki bu adamlar insanın ağzı açık kalır. Mesela Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarını sudan sebeplerle ülkelerine giriş yasağı verebilirler. Ya da ülkesinde olan bakanlara Türk halkıyla buluşma iznini vermezler. Konsolosluk görevlilerini gözaltına almayı da bilirler ve sizde bilirsiniz ki bu gibi uygulamalar demokrasinin birer temel taşıdır. Eğer böyle yapmazsan demokrasinin seninle işi olmaz. Bir taraftan ülkesinde sağcı olarak bilinen adamın teki çıkar "Türkleri,müslümanları Avrupa'da istemiyoruz, Avrupa'ya daha fazla islamın yayılmasını engelleyeceğiz" diye oldukça demokratik bir açıklama yapar. Irkçılık biliyorsunuz ki yine demokrasinin temel taşlarından bir diğeridir. Kimileri ülkemizde 16 nisan tarihinde yapılacak referandum için "evet" oyu istemeye gittikleri ve bu nedenden dolayı yani seçim propagandası yapılmasına izin verilmiyor diye savunabiliyor bu ülkeleri

Şuur

Biz insan nesli olarak çok tuhaf yaratıklarız. Fiziksel açıdan değil ama zihinsel açıdan. Bizi diğer varlıklardan ayırıp eşrefi mahluk yapan en önemli özelliğimiz şuurlu birer varlık olmamızdır. Akıl,mantık,zeka hepsi şuurun birer bileşenidir. Sonuçta yapılan bilimsel araştırmalarda şu hayvanın şu kadar zeki olduğu şu hayvanın şu konuda aklını şu kadar kullandığı gibi birçok veriye ulaşabiliriz.İşte biz insanlar şuurlu birer varlık olduğumuzu çoğu zaman unutuyoruz maalesef.Sürekli birileri tarafından güdülmeyi bekleyen birer varlığa dönüşüyoruz zamanla. Halbuki insan akıl,mantık ve şuurunu bir araya getirebilse buna hiç gereği olmayacak 6 milyar gibi bir rakam veriliyor dünya nüfusu. 6 milyar farklı fikir demek. Ama ana fikir bakımından 6 milyar sayısı tek hanelere bile düşebilir. Bu siyasi anlamda bir arada toplanma bir takım çatısı altında bir arada toplanma gibi gibi sıralanabilir. En küçük çaplısı da arkadaş ortamlarında bile olabilir. İlla birileri tarafından yönlendirilmeyi bekle

Bayrak

İnsan şöyle bir etrafına baktığı zaman yakın tarihine baktığı zaman gördükleri ve göremedikleri ile çokça karamsarlığa kapılıyor. Özellikle göremedikleri ve göremediklerini görmek istemesiyle arapsaçı oluyor iyice düşünceleri. Yakın tarihte yani benim olayları akıl süzgecinden geçirip bir şeyleri yorumlamaya başladığım zaman gerçekleri görebiliyorsun özellikle göremediğin gerçekleri ve bunlar senin iyice mideni bulandırıyor. Çok değil 4 veya 5 yıl öncesine kadar Diyarbakır'da bir buluşma gerçekleşmişti. Kimler katılmıştı o buluşmaya devletin en yetkili isimleri yıllardır ülkemize gelemeyen Şivan Perver IKYB başkanı Mesut Barzani ve birçok siyasi yetkililer. Çok dosthane bir havada gerçekleşen buluşmada güvercinler uçurtulmuş barış,kardeşlik,özgürlük nidaları sarmıştı bütün Diyarbakır'ı ve Türkiye'yi. PKK'nın siyasi temsilcisi partide neredeyse tam kadro orada bulunmuş ve barışa çok büyük bir katkı sağlamıştı. Aradan yıllar geçince kimin ne olduğu ortaya çıktı tabi. Zat